Hava-Sen’in korona virüs krizi ve havacılık sektörüne etkileri konusundaki değerlendirmesi şu şekilde:
“Aralık ayında Çin’in Wuhan kentinde başlayan COVID-19 salgını kısa sürede tüm dünyaya yayılmış ve Sağlık Bakanlığı tarafından 10 Mart 2020 tarihi itibariyle ülkemizde de görülmeye başlandığı açıklanmıştır. Salgının en ağır şekilde etkilediği havacılık sektöründe uçuşlar kısa sürede durma noktasına gelmiştir. Sektör yaşanan bu sürecin ardından belki de uzun yıllar sonra, 2019 yılı sonunda ulaştığı noktaya gelebilecektir. Salgının bir an önce kontrol altına alınmasını ümit etmekten, bilimin bu felakete çözüm bulmasını beklemekten başka bir seçeneğimizin olmadığını biliyor ve geçim derdinde olan emekçilerin çaresizliğini yüreğimizde hissediyoruz.
Durumun vahametinin farkında olmakla birlikte ülkemiz sivil havacılığına, turizmine ihracatına ve ekonomisine yıllardır gece gündüz demeden, her türlü mevsim ve hava koşullarında büyük bir özveri ile katkı veren havacılık çalışanlarının temel yaşamsal ihtiyaçlarının karşılanmasını beklemenin de hakkımız olduğuna inanıyoruz.
Öncelikle Cumhurbaşkanlığı makamının açıkladığı ekonomik paketin en temel argümanı hiçbir işçinin işten çıkartılmamasıdır. HAVA-SEN olarak henüz ülkemizde COVID-19 vakası görülmeden bir hafta önce 3 Mart 2020 günü bir basın açıklaması yaptığımız ve iş güvencesini öncelik alarak, tasarruf ve özveri yapılacaksa, buna diğer harcama kalemlerinden başlanması gerektiğini vurgulamıştık.
Maalesef korkulan gerçekleşmiş ve salgının ülkemize yayılması ile hava ulaşımı durma noktasına gelmiştir. Ardından da, havayolu şirketleri çalışanları ile ilgili kararları uygulamaya başlamışlardır. Bayrak taşıyıcı havayolumuz Türk Hava Yolları’nın dün yayınladığı uçuş programlarında farklı uygulamalar yapıldığı görülmüştür.
Özverinin şart olduğu bu günlerde, alınacak önlemlerin adil ve dengeli olması, doğacak külfetin adil ve dengeli dağıtılması büyük önem arz etmektedir. HAVA-SEN adalet, hakkaniyet ve eşitlik prensipleri içinde alınacak her türlü önlemi desteklemektedir. Ancak yaşadığımız küresel felaketin, yapılan yanlışları ve sübjektif uygulamaları dile getirme, doğruları ortaya koyma hakkını engellememesi ve baskılamaması gerektiği düşünülmektedir.
Bu düşüncelerle THY'nin başlattığı uygulamanın değerlendirilmesinde fayda görülmüştür.
A) TESPİTLER
Öncelikle, THY'nin işten çıkartma yönünde açık bir tavrı olmaması sevindirici olmakla beraber sistematik ve üstü kapalı biçimde iş akdinin feshine yol açabilecek işlemlerin başlatıldığı gözlenmiştir.
1- Kamu otoritesi, 65 yaş üzerindeki yurttaşlara ve kronik rahatsızlığı bulunanlara sokağa çıkma yasağı getirmiştir. THY'de bu kapsama giren sadece Simülatör Öğretmeni (SFI) olan emekli pilotlar bulunmaktadır. Sokağa çıkma yasağı kapsamına giren SFI görevinde olan personel için karar hukuka uygun gibi görünse de, sonuçta yıllarca THY'nin büyümesine katkıda bulunmuş emektar personeli ilk krizde yalnız, çaresiz ve ekonomik yönden desteksiz bırakmak ahlaki ve vicdani bir davranış değildir.
2- Devlet, 60-65 yaş aralığında bulunan yurttaşların "risk grubunda olduğundan" bahisle evden çıkmamalarını tavsiye etmiştir. Buna karşın THY'nin "durumdan vazife çıkartarak" bu yaş aralığındaki pilot personelini sorgusuz sualsiz "ücretsiz izne" çıkarması, ekonomik yönden desteksiz bırakması, salgın fırsatçılığı değilse, en azından vicdanen sorunlu bir davranış biçimidir.
3- THY’nin bazı personelinin ise, İçişleri Bakanlığı Genelgesi ile, "bağışıklık sistemi düşük, ve kronik akciğer hastalığı, astım, KOAH, kalp-damar hastalığı, böbrek, karaciğer hastalığı olanlar ile bağışıklık sistemini bozan ilaçları kullanan " yurttaşlar için getirilen sokağa çıkma yasağının gerekçe gösterilerek ücretsiz izne çıkarıldığı görülmektedir. THY, bu gerekçe ile ücretsiz izne çıkardığı personelinin “kronik rahatsızlıklarını” kendileri ile paylaşmalı ve yaptığı uygulamayı işçisini de ikna edecek şekilde gerekçelendirmelidir. Aksi takdirde, THY’nin bu krizde gizli ajandasını hayata geçirerek büyük çaplı bir tasfiyenin düğmesine bastığı eleştirileri haklılık kazanacaktır.
4- THY’nin yaş haddinin dolmasına bir yıl kalmış olan pilotları gözden çıkartarak ücretsiz izin uygulamasına tabi tutması da ayrı bir hukuksuzluktur.
5- Yaşı 60'ın altında olmasına rağmen OML, SIC ve benzeri kısıtlamaları olan pilotlar da aynı şekilde Nisan programlarında ücretsiz izinli gösterilmiştir.
Söz konusu gruplara ücretsiz izin planlanırken konuya ilişkin olarak 6 işgünü süre verilmesi ile "fesih işleminin de arkadan geleceği " açıkça hissettirilmektedir. İş Kanunu’nda "iş şartlarında yapılan esaslı değişikliği işçinin 6 işgünü içinde kabul etmemesi halinde iş akdinin bildirimli olarak ve kıdem-ihbar tazminatları ödenerek feshedileceği" hususu düzenlenmiştir. Dolayısı ile işçinin işinin devamlılığı kaygısına düştüğü bir dönemde, ne zaman biteceği belli olmayan bir salgınla bireysel olarak mücadele ederken ücretsiz izne çıkmak ve işten çıkartılmak ikileminde çaresiz bırakılması, ahde vefa ilkesi ile bağdaşmayan bir tutumdur. İyi günde işçisinin emeğini, mesaisini, enerjisini, özverisini hoyratça kullanan işverenin, kötü günde ortada bırakması kabul edilebilir bir davranış değildir. Üstelik bu tavır, THY tarafından yapılan duyuruda daha açık hale getirilmiş ve İş Kanununun 25/3 maddesine göre "iş sözleşmesinin askıya alındığı" bildirilmiştir. Söz konusu madde aslında sözleşmenin askıya alınmasını değil açıkça "İşçiyi işyerinde bir haftadan fazla süre ile çalışmaktan alıkoyan zorlayıcı bir sebebin ortaya çıkması halinde iş akdini bildirim süresini beklemeden feshedebileceğini" düzenlemektedir.
6- THY, çalışanlarının "Kısa Çalışma Ödeneğinden yararlanması" amacıyla İŞKUR'a başvurduğunu açıklamıştır. Bu kapsamda, kaç çalışan için kaç gün üzerinden başvuru yapıldığı belli değildir. Bu şeffaflık sağlanamadığı için farklı kişilere ve farklı gruplara farklı muamele yapıldığı kuşkuları artacak, uygulama tercihlerine olan güven azalacaktır.
7- THY personeline ücretsiz izin uygulaması yaparken 1 Nisan günü bir açıklama yaparak personele Nisan ayında “maaşlarının % 20’si, Mayıs-Haziran aylarında ise % 10’u kadar ödeme yapacağını açıklamıştır. Bu oranların, çalışma kapasitesine göre belirlendiği ifade edilmiş ise de, personelin çalışma gün sayısının da bu oranlara göre (Nisan ayında % 20 üzerinden 6 gün) belirlenmesi gerekir.
B) AYDINLATILMASI GEREKEN HUSUSLAR
1- THY tarafından yayınlanan Kısa Çalışma Ödeneği başlıklı dokümanda, Kısa Çalışma Ödeneği "Genel ekonomik, sektörel, bölgesel kriz veya zorlayıcı sebeplerle işyerindeki çalışma sürelerinin geçici olarak en az üçte bir oranında azaltılması veya süreklilik koşulu aranmaksızın işyerinde faaliyetin tamamen veya kısmen en az 4 hafta süreyle durdurulması hallerinde, üç ayı aşmamak üzere sigortalılara çalışamadıkları dönem için gelir desteği sağlamak" olarak tanımlanmıştır. Tanıma uygun şekilde, THY'de faaliyet durmuş ve Kısa Çalışma Ödeneği uygulanması mümkün hale gelmiştir. Buna rağmen artık tüm personel bu kapsama girmişken THY'nin İş Kanununun 25/3 maddesine atıfta bulunarak "İş akdinin feshi" uygulamasını gündeme getirmesi açık bir çelişki ve hukuksuzluktur. THY'nin birbiri ile çelişkili bu durumu açıklığa kavuşturması gerekir.
2- THY, İŞKUR'a ne zaman başvurduğunu açıklamadığı için Kısa Çalışma Ödeneği için hangi gerekçeyi kullandığı da bilinmemektedir. Dolayısı ile, çalışma sürelerinin 1/3 oranında azaltılması veya işin kısmen/tamamen faaliyetin 4 hafta süreyle durdurulması hallerinden hangisinin kullanıldığı konusunda personele bilgi verilmemiştir.
3- Sayın Hazine ve Maliye Bakanı 31.03.2020 tarihinde yaptığı sosyal medya paylaşımında;
"Ekonomik İstikrar Kalkanı kapsamında, Kısa Çalışma Ödeneği ile faaliyetlerini azaltan ya da durduran işletmelerde çalışan vatandaşlarımıza 3 ay maaş desteği vereceğiz. Tüm firmaları, çalışanları için “ücretsiz izin” yerine bu ödeneğe başvurmaya çağırıyoruz." şeklinde çağrıda bulunmuştur. Bu çerçevede, THY'nin personelini hem ücretsiz izne çıkarıp hem de Kısa Çalışma Ödeneği başvurusunda bulunması konusunda ortaya çıkan çelişkinin de açıklanması gerekir. Bu kapsamda, personelin bir kısmına ücretsiz izin verilmesine rağmen bu grup için Kısa Çalışma Ödeneği başvurusunda bulunulmamasının da Bakanlık çağrısına uygun düşüp düşmediğinin de izahı gerekmektedir.
4- Kısa Çalışma Ödeneğine hak kazanmak için son 3 yılda 450 gün prim ödenmesi ve son 60 günde iş akdine tabi olunması şartı bulunmaktadır. Son 60 günün bir bölümünde COVID-19 salgınından bağımsız olarak ücretsiz izinde olması nedeniyle 60 gün şartını yerine getiremeyenlerin bu haktan ne zaman yararlanabilecekleri hususu da açıklığa kavuşturulmalıdır. Bu çerçevede, Son 60 günde iş akdine bağlı olunması şartının prim ödenmesi şartını da içerip içermediği açıklanmalıdır.
5- Hazırlanan duyuruda, Kısa çalışma Ödeneği alma şartlarını taşımayan personele "Kısa Çalışma Ödeneği" kadar maddi desteğin THY tarafından yapılacağı ifade edilmektedir. Bu durumda, prim şartlarını karşılamasa da, emekli maaşı alsa da tüm personele en az Kısa Çalışma Ödeneği kadar ödeme yapılacağının açıkça ifade edilmesinde fayda bulunmaktadır. Duyurunun 8. maddesinde "ödeneği alma şartlarını taşımanız halinde" ifadesi kullanılırken 7. maddede "Ortaklığımız kısa çalışma ödeneğinden yararlanamayanlara da ödeme sağlayacaktır." denilmesi çelişkili olup, açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
6- Aylar itibarı ile, maaşın % 20’si ve % 10’u kadar yapılacağı duyurulan ödemeye esas maaşın hangi kalemlerden oluştuğu (Kıdem ücreti, İş/Uçuş Tazminatı, Kredili Uçuş Parası, Sosyal Yardım, Ek Görev parası, Lisan Tazminatı vb.) açıklanmalı, uçuş personelinin alacağı maaşların hangi esasa göre vergilendirileceği açıklanmalıdır.
C) ÖNERİLER
Yukarıdaki tespitlerden hareketle iş barışının tesisi, çalışanlara zor günlerde vefa gösterilmesi, yönetim olarak hukuken hata yapılmaması için, HAVA-SEN olarak önerilerimiz aşağıya çıkartılmıştır:
1- Temel ilke, tüm personele ayırım yapılmaksızın maddi destek sağlanması olmalıdır. Bu destek THY tarafından sağlanamıyorsa en azından 3 ay süre ile tüm personelin Kısa Çalışma Ödeneğinden yararlanması için gerekli başvuru yapılmalıdır.
2- Bu çerçevede, daha 1 ay önce görev ve ücret verdiği, eşitlik anlayışı içinde davrandığı tüm personelini aynı şekilde kucaklamalı, 60-65 yaş, kronik hastalık, OML-SIC vb., emekli maaşı alması vb. nedenlerle kategorize etmemelidir.
3- Uçucu personelin Nisan ayı programları, % 20 oranına göre yeniden düzenlenmeli, çalışabilir gün sayıları düzeltilmelidir. Aynı şekilde, çeşitli kriterleri kullanarak 30 günün tamamında ücretsiz izinli gösterilen personelin aylık programları da % 20 maaş ve çalışma oranına göre düzeltilmelidir.
4- THY’nin 1 ayda gösterdiği çalışma günü kadar SGK primi yatırması zorunluluğu dikkate alınarak emeklilikle ilgili hak kayıplarına sebep olmamak için tüm personele Nisan ve izleyen aylarda mutlaka çalışma günü planlanmalıdır.
5- Bu süreçte hiçbir personelin özel sağlık sigortası kesilmemelidir.
6- Devlet desteği alınan 3 aylık devrede özellikle uçucu personele uçuş planlanacak ise, objektif kriterlere göre fırsat eşitliği çerçevesinde adil davranılmalıdır.
7- Geçmiş yıllardan kalan veya 2020 içinde kullanılması planlanmış ücretli izni olan personele bu izinleri öncelikle kullandırılmalı, bu izinler bittikten sonra ücretsiz izin planlanmalıdır.
8- Ücretsiz izin uygulaması ancak işçinin talebi ile kullanılabilmekte olup bir çeşit mücbir sebep olan salgın hastalık nedeniyle işverence yapıldığı aşikar olan ücretsiz izin uygulamasına meşruiyet kazandırmak amacıyla personelden "ücretsiz izine kendi rızası ile çıktığına" ilişkin dilekçe, mail vb. belge alınması ve işin kitabına uydurulması girişimlerine son verilmelidir.
9- THY’ye eğitim borcu bulunan personelin kesintilerine salgın süresince son verilmelidir.
10- Bu süreçte geriye dönük olarak “sık sık veya fazla rapor alma vb.” gerekçeler gösterilerek personelden savunma alınmasına tevessül edilmemelidir.
11- THY’nin yapacağı % 20 ve % 10 oranındaki ödemeler üzerinden yetkisi artık kağıt üzerinde kalan sendikanın düşük de olsa aidat almaya devam edeceği açık olup, THY ile mutabakat sağlayarak salgın süresince aidat alınmayarak personel maaşlarına ilave edilmesi gerekmektedir.
12- Kısa Çalışma Ödeneği 3 ay süre ile verilecektir. Bu sürenin sonunda, salgının etkilerinin devam etmesi halinde devlet desteği kesileceğine göre, THY'nin nasıl bir ücretlendirme politikası izleyeceği konusunda B. C. D planlarının olup olmadığı açıklanmalıdır. Artık sorumluluk almak istemediği için ortadan kaybolmuş bir yetkili sendika olduğu tescillendiğine göre bu çerçevede şeffaf olunmalı, THY yönetimi mevcut nakdi kaynaklarını, gerektiğinde kullanabileceği kredi olanaklarını personeli ve ortakları ile paylaşmalıdır.
HAVA-SEN olarak her zaman havacılık çalışanlarının sesi olmaya, doğruları söylemeye ve sorumluluk almaya devam edeceğiz. Havacılık şirketlerinin gerçek sahibi çalışanlar olana kadar mücadelemiz devam edecektir. Yaşanan zor süreç herkesin fedakârlık yapacağı ve alacağı kararlarla zihniyetini ortaya koyacağı bir süreçtir.
Bugün alınan kararların yarınları şekillendireceği unutulmamalıdır.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
HAVA-SEN senin sendikan.”
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |